24 Kasım 2015 Salı

Öğretmenler günü ( ! )

Nike eşofman taytlar giydirilmiş cansız mankenler, rengarenk hayaletlere benzettiğim yukarıdaki ağdan aşağıya doğru asılmış - sarkıtılmış- etekleri rüzgarda havalanınca şişen içi boş elbiseler, çamaşır ipine asılmış allı yeşilli morlu rengarenk eşarplar arasında kalmış küçük bir masa. Masanın arkasında küçük bir tabureye oturmuş ağzı kıpır kıpır sessiz bir adam.

Masanın sağında siyah ve yeşil Gemlik zeytinleri 10 TL , solunda siyah ve yeşil Ayvalık zeytinleri 10 TL yazıyor. Havası alınmış ambalajlarda özenle paketlenmiş. Ev yapımı %100 organik yazısı. Tadımlık zeytinler ve ıslak mendili özenle masaya yerleştirilmiş.

Emekli öğretmen. 55 yıllık aşkından ayrılmaya karar vermiş. O nedenle de ağzında nikotin sakızı, çenesi çalışıyor (!)
Uzaktan bakıp geçiyor insanlar. Yakınına gelen ise şöyle bir tepeden bakıp,
''Niye ucuz?''
''Ambalajdaki ile tadımlık olan aynı mı ki?'' gibi sorularla Hocayı gülümsetiyorlar. Sohbet ediyoruz.

'' Torun bir oyuncak istiyor. Babaannesine söylemiş 260 TL. Benim onu alabilmem için 70 kg zeytin satmam gerek. Ama babası aldı.(?)

''Hocam fiyat çok ucuz ondan almıyorlar. Az ileride zeytinler 14-15 TL den başlıyor. Üstelik kimyasal ile  tatlanmış. Ambalaj yok. Fiyatları arttırın.

'' Ben zaten 10 TL ye kazanıyorum fazlasına gerek yok ki. Vicdanım el vermez.''

Ve sürekli gülümsüyor. Çünkü zamanında Aziz Nesin' le tanışmış ve memleketten insan manzaralarını görebileceği en iyi yerin pazar olduğunu söylemiş. Şimdi gözlem yapıyor, ağlanacak halimize-haline - gülümsüyor, gülümsüyoruz.ve gördüklerini not defteri yerine kullandığı müthiş hafızasına alıyor. Benim için not defterine ne yazdı bilemem ancak dilerim; gözlemler yazıldığı yerde kalmaz , 260 Tl değerindeki oyuncak sahibi torun, hocanın baktığı yerden bakıp onların paha biçilmez deneyimler olduğunu fark eder ve fark ettirir.

Gülümseyen, gülümseten öğretmenime- öğretmenlere- selam olsun.




13 Kasım 2015 Cuma

Neşe Hocam

Yer Kadıköy meydan. Fazlı'nın yerinde candan bir dostla içilen 5 çayı. Dedikodular yapılmış, programlar hazırlanmış keyifler süper. Dönüş yolu. Kalabalık meydanda yürürken birden bir kadına gözüm kaydı. Yürürken döndüm tekrar kadına baktım. Kadının yanındaki adamla göz göze geldik. Artık durmam gerekiyordu durdum ve adama;
'' Çok özür dilerim birisine benzettim de...'' Çünkü benzettiğim kişi bilmem(!)kaç yıl öncesine aitti.

Adam;
'' Adana?''
'' Evet!''
''Kız Lisesi?''
''Evveett!!''
'' Tamam bu da hocanız işte.''

Şaşkınlık, sarılmalar, el öpmeye çalışmalar, heyecan, mutluluk, özlem, yıllar, anılar, okulum, her şey, her şey su gibi aklımdan geçti kaldı orada.

Uzun uzun geçen yıllarda liseli Hatice büyüdü (!) . Ama Neşe hocam hala aynı kalmış. Yoksa nasıl tanırdım ben O güzelliği.  Mutlaka tekrar buluşacağız.

Dünya mı küçük, İnsan insana mı kavuşur bilemedim. Bildiğim bir şey varsa bu heyecanları, kavuşmaları seviyorum.